2008 yılının ÅŸubat ayında baÅŸlayan Bursa maceram tam 10 yıl 17 gün sonra, 2018 yılının mart ayında sona erdi. En sonda söyleyeceÄŸim ÅŸeyi en baÅŸta söyleyecek olursam; iÅŸ için Bursa’ya taşınmak ve bu kadar süreyi orada geçirmek büyük bir hataymış. Yani bugünden 2008’deki kendime mesaj gönderme imkanım olsaydı “yapma, vazgeç” demek isterdim. Burada Bursa’nın bir suçu yok tabi, ama bir İzmirlinin iÅŸ için baÅŸka bir ÅŸehire yerleÅŸmesi demek birçok ÅŸeyden feragat etmesi demek. Ortadaki profesyonel kazanımlara bakınca karşılığındaki fedakarlığa kesilikle deÄŸmediÄŸini görebiliyorum.
Klasik hayat tecrübesi haricinde Bursa’da 10 yıl geçirmenin bana kazandırdığı çok önemli bir ÅŸey var tabi: Bu zaman zarfında tanıdığım, çok sevdiÄŸim birçok deÄŸerli dost. Onları tanımış olmak benim en büyük kazancım. Hayatımın kalanında da İzmir’de veya nerede olursam olayım, onlar ayrı ayrı nerede olurlarsa olsunlar hep iletiÅŸim içinde olacağımıza, birbirimize destek olacağımıza eminim.
İş görüşmesi için Bursa’ya gittiÄŸimde Nilüfer’deki geniÅŸ caddelerin, otoparklı ve ayrık binaların, sitelerin büyüsüne kapılmıştım. İnsanların konforlu hayatları olduÄŸunu düşünmüştüm. Bu görüntüler Bursa’nın tamamında deÄŸil, sadece Nilüfer’de varmış meÄŸer. Zaten 2008’den 2018’e kadar da trafik o kadar arttı ki artık özellikle ulaşım anlamında bir konfordan bahsetmek zor. İlk yıllarda Nilüfer içinde herhangi bir yere gitmek için varış saatinden sadece 15 dakika önce evden çıkmak yeterli oluyordu. Bunu yazınca aklıma geldi; Bursa’nın bir güzel yanı; ihtiyacınız olan ÅŸeylerin neredeyse hepsi Nilüfer ilçesinde mevcut. EÄŸitimli genç profesyoneller, dışarıdan gelenler, ya da Bursalı olup daha iyi ÅŸartlarda yaÅŸamak isteyenler hep Nilüfer’deler. O yüzden ilçedeki ticari ve sosyal hayat da diÄŸer ilçelerden çok farklı. Bu yüzden benim de hayatım hep Nilüfer içinde geçti, ÅŸehrin diÄŸer kısımlarına gidiÅŸlerim çok azdır.
ÇocukluÄŸum ve 20’li yaÅŸlarımın Türkiye’deki kısmı hep İzmir’de olmasa bile hep Ege’de geçti. Bursa’ya gitmeden önce bütün Türkiye’nin Ege gibi olduÄŸunu, insanların Egeliler’den farksız olduÄŸunu, kısacası ülkede bir kültür birliÄŸi olduÄŸunu sanıyordum. Hiç öyle deÄŸilmiÅŸ. Mesela ilk defa Atatürk’ü sevmeyen insanlarla karşılaÅŸtım Bursa’da. Kimse sevmek zorunda deÄŸil tabi ama yani okulda bize öğretilenler onlara da öğretilmemiÅŸ miydi? Ya da bizimle aynı ÅŸeyleri bildikleri halde beyinleri nerede, kim tarafından yıkanmıştı?

BoÄŸaz, Karacabey, Bursa
Yine Bursa’ya gidene kadar herkesin aynı Ege’deki gibi cuma akÅŸamından yazlığına (veya daÄŸ evine veya baÄŸ evine vb) gidip pazar akÅŸamı ÅŸehre döndüğünü sanırdım. Tabi ülkenin her yerinde Ege’deki kadar doÄŸal güzellikler olmadığının farkındaydım ama yine de herkesin çevresinde bir yerlere kafa dinlemeye kaçtığını sanıyordum. Öyle bir ÅŸey yokmuÅŸ.
Bursa’da insanların sokaklarda yürüyüş yapma, maÄŸaza gezme alışkanlığı olmadığını gördüğümde ÅŸaşırmıştım. Herkes gideceÄŸi yere kadar arabayla veya baÅŸka bir araçla gidiyor. Orada oturuyor ve aynı ÅŸekilde dönüyor. Åžu tarafa yürüyelim, hem muhabbet edelim, hem vitrinlere bakalım gibi bir ÅŸey yok. Zaten bu ÅŸekilde maÄŸazaların olduÄŸu cadde ve sokaklar da yok. Çok kısıtlı saat dilimleri haricinde sokaklarda insan pek olmuyor.
Yine ilk gittiÄŸimde sokaktan taksi çevirmek diye bir ÅŸey olmayışına da ÅŸaşırmıştım. Bursa’da taksiler sokaklarda dolaÅŸmıyor, duraklarında bekliyorlar. Böyle yoÄŸun noktalarda da beklemiyorlar, sadece kendi taksi duraklarında bekliyorlar. Tabi 2008’de akıllı telefonlar yoktu, cepte internet yoktu. Her taksi ihtiyacınız olduÄŸunda en yakın taksi durağının telefonunu bilmeniz gerekiyordu. Bugün artık uygulamalarla veya internetten durak numarası bularak çağırılıyor.
Bana hep Bursa’nın muhafazakarlık konusu sorulur. Cevabım şöyle: Herhangi bir Anadolu ÅŸehrinden daha muhafazakar deÄŸil. Hatta yoÄŸun Balkan göçmeni (Arnavut, Bulgar, Makedon, Bosnalı, vb) nüfusu sayesinde muhafazakarlık seyrelmiÅŸ. Muhacirler, çalışkan olmalarının yanında vatansever, Atatürkçü, çağı yakalama çabasındaki insanlar. Bursa’da çok sayıda olmaları ÅŸehir için büyük avantaj. Yine de sadece Nilüfer’de ve biraz Mudanya’da çaÄŸdaÅŸ bir yaÅŸam tarzından bahsedilebilir. DiÄŸer ilçelerde kadınlar her kıyafetle ve her saatte rahatça dolaÅŸamazlar örneÄŸin.
On yıl boyunca İzmir – Bursa arasında o kadar çok mekik dokudum ki artık her kesimini ezberledim diyebilirim. İş gereÄŸi gidip gelenleri hariç tutarsak bu yolu en fazla kullanmış kiÅŸi ben olabilirim. :) İlk yıllarda yolun bazı yerleri tek ÅŸeritti, sonra tamamı duble yol yapıldı. Ama yine de yorucu bir yol. ÖrneÄŸin Akhisar’ın bizzat içinden geçip ÅŸehiriçi trafiÄŸi tecrübe ediyorsunuz. Ya da en olmayacak yerlerde bir köy yolu baÄŸlantısı olduÄŸu için kırmızı ışıkta duruyorsunuz. Oradan bir traktör çıkacak diye Türkiye’nin en iÅŸlek yolunda trafik 30 saniye duruyor. İlk yıllarda sadece bayram gibi özel zamanlarda yolda yoÄŸunluk olurdu. Son yıllarda artık yazın her hafta sonu çılgın bir trafik oluyor. Hem de ne trafik! Normalde 3 saat 15 dakikada aldığınız yolu 7-8 saatte alıyorsunuz. Neyse otoyol bitince bu dertler bitecek. Tabi artık bana faydası pek yok.
Bir de UludaÄŸ konusu var ki; baÅŸlı başına Bursa’yı sevme sebebi. UludaÄŸ’ın deÄŸerini ilk yıllarımda bilemesem de sonradan kayak yapmaya baÅŸlayınca çok iyi anladım. Bursa yerine baÅŸka bir yerde olsaydım muhtemelen kayaÄŸa hiç baÅŸlamazdım. Kaymanın çok eÄŸlenceli bir aktivite olmasının yanında kış sezonunda UludaÄŸ’da ortam da güzel oluyor. Genç insanlar, güzel müzikler, güzel manzaralar… ÇeÅŸme’nin kış hali gibi. :)
Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olmasına raÄŸmen Bursa’da bir havaalanı olmadığını söylesem ÅŸaşırır mısınız? Ben ilk duyduÄŸumda çok ÅŸaşırmıştım. YeniÅŸehir ilçesinde bir havaalanı var ama kimse oraya gitmiyor, ölü doÄŸmuÅŸ bir yatırım. İlin merkezinde de yıllardır terk edilmiÅŸ bir havaalanı var. Adı Yunuseli Havaalanı. Yetersiz bir tesis olduÄŸu için ve çevresine yüksek katlı imar izni verildiÄŸi için artık orayı kullanmak da mümkün deÄŸil. Kısacası yok. Gerçi bunu sorun eden bir Bursalı da görmedim hiç. Ne zaman bu konu açılsa “Sabiha Gökçen’e ulaşım kolay” deniyor. Sözkonusu mesafe bir buçuk saat! Ve de havaalanı yolu üzerinde fahiÅŸ ücretli bir köprü var. Neyse herkes memnunsa bana laf düşmez.
Genel baktığımızda Bursa’da güzel zamanlar geçirdim, çok iyi insanlar tanıdım. Hayatımın çok önemli bir yaÅŸ dilimini geçirdim. Profesyonel amaçla gittiÄŸim için profesyonel kazanımlarıma bakıyorum; o yüzden gitmeye deÄŸmezmiÅŸ diyorum. Ama bunu yaÅŸamadan bilemeyeceÄŸim için de dert etmiyorum. Tabi hayatımın geri kalanında Bursa’daki sayısız acı-tatlı anı da benimle birlikte yaÅŸamaya devam edecek.
Hayirli ugurlu olsun. Bence iyisini yaptin.
Pingback: Yollar ve Talihsizlik – Özgür Blogger