Herkesin birbirine salgınlı, felaketli, dünyanın yok olduğu filmler önerdiği şu dönemde ben de distopik geleceği arka planına alan bir film önermek istiyorum. 2011 yapımı In Time, bana göre hak ettiği ilgiyi görmemiş bir film. Türkiye’de Zamana Karşı ismiyle gösterilmişti.
Film gelecekte geçiyor ve daha önce işlenmemiş bir konuyu baz alıyor. Gelecekte tüm insanlar 25 yaşlarına kadar normal şekilde yaşıyorlar ancak 25 yaşında bedenen yaşlanmaları duruyor ve bileklerinde ömürlerinin sonuna ne kadar zaman kaldığını gösteren dijital bir gösterge beliriyor. 25 yaşlarına geldiklerinde göstergede zaman 1 yıldan geri saymaya başlıyor. Bu süre sıfırlandığında ise ölüyorlar. Fakir mahallelerde sağda solda, yerlerde “süresi dolmuş” ölü bedenler görmek yadırganmıyor.
İnsanlar birbirlerine zaman aktarabiliyorlar ve hatta bu sebeple artık para diye bir şey kullanılmıyor, onun yerine zaman alınıp veriliyor. Zaman; kazanılabilen, harcanabilen veya biriktirilebilen bir nicelik. İnsanlar çalışıp maaş olarak işverenden zaman alıyorlar. Örneğin bir günlük mesai karşılığı 30 saat kazanmak gibi. Ya da bir kahvenin satış bedelinin 3 dolar değil de 3 dakika olduğunu görüyoruz. Şık bir spor arabanın ücreti ise 59 yıl.
Belirttiğim gibi insanlar 25 yaşlarına geldiklerinde bedenen yaşlanmaları durduğu için filmdeki tüm yetişkinlerin 25 yaşında olmaları da ilginç. Kimse yaşlı görünmediği için akrabalık ilişklerini karşıdan bakarak kestiremiyorsunuz, mutlaka tanışmanız veya tanıştırılmanız gerekiyor. Film çekildiğinde 27 yaşında olan Olivia Wilde, film çekildiğinde 30 yaşında olan Justin Timberlake’in annesi rolünde.
Buraya kadar bahsettiğim, filmin senaryonun dayandığı yaratıcı arka plan. Ancak maalesef filmin öyküsü bu arka planın hakkını vermekten çok uzak. Muhtemelen film bu yüzden bir kült olamadı. Böyle orijinal bir fikrin, sıradan bir aşk ve aksiyon filmi olarak kullanılması üzücü.
Her ne kadar film boyunca sık sık direkt sistem eleştirileri yapılsa da bu eleştirel sistemin çıkış hikayesi, altapısı, nedeni, nasılı hiç anlatılmıyor. Gerçi bir noktada sistemin “nedeni” açıklanıyor ama bu izleyiciyi tatmin etmiyor.
Zenginler, neredeyse ölümsüz olacak kadar çok zamanları olduğu için her şeyi özümseyerek, tadını çıkararak yaşıyorlar. Her şeyi mümkün olduğunca yavaş yapıyorlar. Hatta bazıları artık hayatın anlamsızlığı sebebiyle intihar ediyorlar. Fakirler ise her günü zamanları bitecek korkusuyla kıt kanaat yaşayarak geçiriyorlar. Timberlake’in canlandırdığı esas oğlanımız Will Salas bu durumu “uyandığımda 24 saatten fazla zamanım olsun, tek isteğim bu” şeklinde vurguluyor.
Filmin altyapısını oluşturan “zaman para birimi” dışında neredeyse hiçbir bilim kurgu öğesi bulunmuyor. Belki bir de nüfusun gelir seviyelerine göre sınıflandırılarak farklı yerlere yerleştirilmesi de sayılabilir. Bu da gelecek için öngörülen durumlardan biri çünkü. Filmde çoğu kişide cep telefonu bile yok. Hikaye sanki 2169 yılında değil de, 2000’li yıllarda alternatif bir evrende geçiyor. :)
Daha çok noktadan, ayrıntıdan bahsedilebilir, üzerine yorum yapılabilir ama buradan sonra spoiler verme tehlikesi var. O yüzden duruyorum.
Filmi övmekten çok yerdiğimin farkındayım. Ancak filmin dayandığı “vakit nakittir” felsefesinin somutlaştırılması fikri çok özgün. Üzerine düşünülmesi, günümüzdeki karşılıklarına kafa yorulması lazım. Bunun için de aşk ve aksiyon hikayesi için değil, felsefesi için In Time filmini türün severlerine öneriyorum.
IMBD Sayfası: https://www.imdb.com/title/tt1637688
Yönetmen: Andrew Niccol
Oyuncular: Justin Timberlake, Olivia Wilde, Amanda Seyfried, Cillian Murphy. Ayrıca The Big Bang Theory’den tanıdığımız Johny Galecki’yi de yan rolde görüyoruz.