Bugün kan verdim. Kızılay’ın fabrikaya kurduğu çadır ile kan bağışı imkanı ayağımıza gelmiş oldu. Kan verme konusunda baya tecrübeliyim, kaçıncı kan bağışım olduğunu bile hatırlamıyorum. Ayrıca kan vermenin zirvesi kabul ettiğim “trombosit verme” eylemini bile gerçekleştirdim geçmişte.
Kan bağışım karşılığında bir Kızılay sodası, bir çokoprens, bir de üzerinde yukarıdaki logo bulunan sticker hak ettim. Birilerinin sağlığına katkıda bulunduğunu bilmek güzel bir duygu.
Kan vermeler bana her seferinde Salih’le (Deniz) geleneselleştirmeye çalıştığımız kan bağışlarımızı hatırlatıyor. En aktif Leo yıllarımızda (özellikle Salih’in LYÇ başkanı olduğu dönemde ön plana çıkmıştı), Dünya Leo Günü olan 5 aralıkta Kızılay’a gidip kan bağışlıyorduk. Genellikle açılışı da Salih’le birlikte ikimiz yapıyorduk. Kahvaltıyı müteakip buluşup Alsancak’ta Şehit Nevres Bulvarı’nın girişindeki Kızılay Kan Merkezi’ne gidiyorduk. Kanımızı bağışladıktan sonra ikram ettikleri kurabiye ile vişne suyunu miğdeye indirip çıkıyorduk. Oradan sonra vücudumuzun kaybettiği enerjiyi telafi etmek için İzmir Sineması’nın yanındaki Bolulu Hasan Usta’ya giderek kocaman birer kaymaklı ekmek kadayıfı yiyorduk. :) Hak etmediğimizi kim söyleyebilir?