Askerlikle ilgili her şey hayatın her anında konuşuluyor, özellikle erkekler arasında. İçinde yalan-yanlış bilgileri de içererek ama tüm ayrıntılarıyla. Yalnız taa askere gidene kadar bana kimsenin söylemediği, muhtemelen çoğu kişinin de bilmediği için söyleyemediği bir şey var: Er ve erbaşların ücretsiz mektup gönderebiliyor olmaları. Evet, askerliğinizi er, onbaşı veya çavuş olarak yapıyorsanız askerliğiniz boyunca gönderdiğiniz mektuplar için ücret ödemiyorsunuz. Ben bunu askerliğimin ikinci ayının sonunda öğrendim.
Ücretsiz olmasaydı da askerdeyken yine o mektupları yazardım ama sık kullandığın bir hizmetin ücretsiz oluşu yine de hoş bir duygu oluşturuyor. Ben abartmıştım. Aile falan zaten sıradan geçti de, acemilikte birlikte olduğumuz ama farklı yerlere dağıtılarak ayrı düştüğüm tertiplerime bile mektup yazıyordum. Onlardan da cevap geldi. Hatta Sydney’e bile Osmaniye’den mektup gitti, o kadar söyleyeyim. :)
Bu işin olumsuz yanı ise askerlerin mektuplarının okunması. Gerçi bizim taburda bu işten sorumlu olan arkadaş (askerlik yapanlar bilirler; “haber merkezi”) benim mektuplarımı okumadan “görüldü” kaşesini basıyordu. Zaten ben ona söyledim; “eğer mektuplarımı okursan hep İngilizce yazarım” dedim. Subaylar, komutanlar falan hepsi dahil, kısa dönemler hariç İngilizce bilen yoktu, o yüzden İngilizce yazmak bu duruma çözüm olurdu.
İş ve kişisel toplam, günde ortalama 30-40 mail yazan biri olarak, hala ben eski usül mektuplaşmayı seviyorum. Nostalji hastası olduğumdan değil. İnsanların posta kutularında broşür ve fatura dışında bir şey gördüklerinde çok mutlu olduklarını fark ettim. Ben kendim de mutlu oluyorum. O yüzden mektup göndermeyi seviyorum. PTT’nin mektuplarımı alıcısına ulaştıracağından emin olsaydım yine arada mektup yazmaya devam ederdim.